Bugün: 06 Aralık 2019 Cuma
Anasayfam Yap Ziyaretçi Defteri Künye
Yeni Üyelik Üye Girişi
  • Ana Sayfa
  • Ziyaretçi Defteri
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Duyuru-İlanlar
  • Tüm Yazarlar
  • İletişim
  • SON DAKİKA

    Zor Politika Üzerine Bir Anektod

    YAŞA GOLUU EMİCE YAŞA!..’ 1950’li yıllar...Bir kış mevsimi...Güneşli ama soğuk bir çarşamba günü. Şalpazarı’nın çokluk pazar haftası. İnsanlar köylerden alış-veriş için gelmişler.

    18 Ekim 2011 Salı 02:19
    Tweet
     Üst-baş perişan. Eski-üskü, yamalı kıyafetler...Yol yok; yürüme geldikleri gibi yine patika yollardan yürüme köylerine dönecekler. Lokanta yok; karınlar aç...Soğuk, açlıkla birleşince insanların yüzleri daha da cansız ve soluk...Bir fırında ekmek helva, ekmek yağ(yani ‘yağlı’) yenmekte...Ancak çoğu kimse, kuru ekmekle yetinmektedir. Çünkü bütçe yeterli değildir. Yumurta satılmıştır, beş on çift; tere yağı satılmıştır bir-iki kilo; veya olanlar bal mumu, deri ve şal dokuma satmıştır bir miktar... Başka yoktur satacağı ürünü...Yoksulluk bükmüştür belini ve çaresizlik onu ürkek kılmıştır...

    Sabah erkenden aç karnına sırtında patates çuvalı ile Geyikli’den pazara satmak için yola koyulan........; “Oolum, aha haburada daha yörêmez oldum; açlıkdan bayıldım!..Eygidi çilelü günnerim hey!” diyordu. Yolun 8.km.’si, daha iki km.vardı. Tâkâtı kalmamıştı; pazara ulaşamamıştı. (İsmi mahfuz. Bugün 68 yaşında. O günlerin çileli hayatını anlatırken gözleri doluyordu...).

    Bu şekilde dik yamaçlardan, dere-ırmak kenarlarından sulara eş akıp gelen insanlar, Şalpazarı’ndan evlerine ne götüreceklerdi?.. Diyor ki, Ali Gülay: “Bi kiluluk cam şişe dolusu gaz yağı aluduk; âzını güdüne ile tıkarduk; şişeniñ âzına kendir gınnabından ilmeklü düğümü dutarak cegedimizi omuzumuza eñler, yörê yörê eve gelüdük. Bunu başaran erkek, şööle başarulu bi ev reisi demek oludu; daha ne alacâñ!? Bazısı bıraz toz şeker, bazısı biraz iri duz; aşâ-okarı bunnarı aluduk...(Bir kiloluk cam şişe dolusu gaz yağı alırdık; ağzını mısır koçanının incesiyle tıkardık; şişenin ağzına bağladığımız kenevir ipinden tutarak, ceketimizi omuzumuza üstten atar, yürüye yürüye eve gelirdik. Bu işi başaran erkek şöyle başarılı bir ev reisi demek olurdu. Daha ne alacaksın!? Bazısı biraz toz şeker, bazısı biraz iri tuz... Aşağı yukarı bunları alırdık)”.

    ***
    O zaman Şalpazarı çok küçük...Beş-on ahşap bina; binalar önünde insanlar, sergiciler... Tam bu sırada bir hareketlenme!..Birisi gelmiş ama pek de tanıyan yok. Öyle, ‘Hoş geldin!’ demek, cesaret ister. Yani, halk kendini o güçte göremiyor...Politikacıymış...Hangi partiliymiş? ‘Demürgırat mı? Halkçı mı?’; birbirlerine soruyorlar...Bazı ileri gelenler, yaklaşarak ‘Hoş geldiniz!’ diyorlar...Diğer insanlar, buna imreniyorlar. Öyle ya, “Bi hökümet adamına yanaşıp ‘Hoş geldiñ!’ deme, ne böyük şeref! Aca, ben de getsem desem mi? Baña da ihil davranu mu?..”

    Derken, politikacı yüksekçe bir yere çıkar, başlar konuşmaya...İşi gücü bırakan insanlar, akşamleyin karlı-soğuk ve karanlık yolda yürümeyi ve geç kalmayı göze alarak başlarlar dinlemeye...‘Hökümet adamı’ gelmiştir, belki bir çare getirmiştir. Umut ve hayal, çaresiz insanlar için ne kadar da tatlı olmuştur!

    Konuşmacı konuşmakta, onlar bakmaktadırlar. Epey zaman bu, böyle devam eder. Ancak dinleyicilerde ne bir alkış, ne bir karşı koyma, ne bir hareket, ne bir slagon, ne de bir pankart kaldırma vardır. Konuşmacının yanındaki yakın destekçilerinin dinleyenlere, ‘alkışlayın!’ anlamındaki el-kol hareketlerine de pek aldıran yoktur...Sanki ölü toprağı serpilmiştir dinleyenlerin üzerine...

    Konuşmacı, moralmen rahat değildir; işler başarısız gitmektedir. ‘Ne yapmalı ki, bu insanlar hareketlensin?’ Bir yandan da, bunu düşünmektedir. Konuşmasının bir yerinde, sanki açlığın uçuk rengini görmüşçesine; “Aziz ve muhterem Şalpazar’lı hemşehrilerim! Eğer re’yinizi bizim partiye verirseniz Şalpazarı’na ofis açtıracağım!..” der.

    Kısa bir sessizlik...Ofis nedir? diye halk birbirine sormakta, bilenler; “Buğday satış yeri” diyerek duyurmaktadır. Ofiste buğday satılacak, oradan alınıp yıkanacak, değirmenlerde öğütülecek. Ondan ekmek, çörek, bişi(yufka) yapılacaktı...Bu bir sosyal sınıf atlamasıydı. Zaten herkeste alacak güç de yoktu. Ama büyük bir müjdeydi. Barajdan, yoldan ve fabrikadan çok daha önemliydi; önce açlık giderilmeliydi. ‘Boş çuval yığılır, aç ayı oynamazdı’...

    Derken, büyük bir alkış ve ıslık tufanı kopar. Başlardan şapkalar, sarıklar çıkartılır ve sallanır; bir sağa, bir sola. Tezahürat uzun sürer, konuşmacı cosmuştur...Herkes coşmuştur. Miting, işte şimdi mitinge benzemiştir. Buğday coşkusu yankılanmıştır, Şalpazarı’nın yamaçlarında...Akşamleyin köylere dağılan insanlar, bu umudu ev ev anlatınca tüm Ağasar coşmuştur...

    Tam bu sırada; ihtiyar bir dede, yere yakın alçak bir çatı üzerinde kıvrılmış politikacıyı dinlerken, yerinden doğrularak ve elindeki bastonu sallayarak;
    “-Ara yaşa Goluu Emice, yaşa!..” diye bağırır.

    Uzun zamandır soğuktan uyuşan dizlerinin dermanı gelmiştir. Buğdayı duyunca o da canlanmıştır. Nasıl hitab edileceğini, ‘sayın-mayın’ pek bilmemektedir. ‘Emice’ demek, en büyük saygı ifadesidir onun için. Niyet doğru ya, o yeterlidir. Goluu Emice’ye gelince, bu zat; Trabzon Milletvekili, Tarihçi-Eğitimci Sayın Mahmut Koloğlu’dur.

    İhtiyarın bu nârasıyla birlikte yeni bir alkış tufanı kopmuştur. İhtiyar, olayın simgesi haline gelmiştir. Bu olay, yıllarca anlatılmıştır...
    Sonra gerçekten ofis açılmış, insanlar buğday ile tanışmıştır...
    (Bu olay; merhum öğretmen Nuri Gülay’ın, yeni öğretmen olduğu sene Şalpazarı’ndaki bir gözlemidir. Sohbetlerinde hep anlatırdı. Tarafımdan hikayeleştirilmiştir. Bunlar, sosyal gerçeklerdir. Geçtiğimiz evrelerdir. Gerek Mahmut Koloğlu’na, gerek Nuri Gülay’a Yüce Rabbim Rahmet eylesin!).

    Anahtar Kelimeler: YAŞA, GOLUU, EMİCE, YAŞA, ’, 1950’li, Yıllar, Bir, Kış
  • Zor Politika Üzerine Bir Anektod - HABERİNE YORUM GÖNDER
    İLGİLİ HABERLER
  • BUNLARI BİLİYORMUYDUNUZ ? - 3
  • BUNLARI BİLİYORMUYDUNUZ ? - 2
  • BUNLARI BİLİYORMUYDUNUZ ? - 1
  • MÂNİLERDEN DERLEME
  • GİYİM-KUŞAM
  • SOSYAL HİZMETLER
  • RUS İŞGALİ
  • GEYİKLİ'DEN GÖÇ/GÖÇÜN SEBEPLERİ
  • BASIN-YAYIN
  • SİS DAĞI ŞENLİKLERİ - 3
  • SİS DAĞI ŞENLİKLERİ - 2
  • SİS DAĞI ŞENLİKLERİ - 1
  • GEYİKLİ BELDESİ
  • SANCAK
  • Tarihî Fermanla Çizilen Sınırlar
  • Zara'dan Trabzon'a
  • HALKIN KULLANDIĞI ATASÖZLERİ - 2
  • HALKIN KULLANDIĞI ATASÖZLERİ - 1
  • Gurbette Birlik Coşkusu
  • Geyikli'de Bir 'Başöğretmen': Ahmet (Sarıkan)
  • İlgili Haberler
    BUNLARI BİLİYORMUYDUNUZ ? - 1
    Hıdıroğlu-merhum-Hacı Hasan Efendi (1300 doğumlu), üç yıl süreyle…
    BUNLARI BİLİYORMUYDUNUZ ? - 2
    Beni Evimin Kapısına Kadar Sırtında Götürmezsen!.
    BUNLARI BİLİYORMUYDUNUZ ? - 3
    Geceyi Ağaçta Geçiren Gurbetçi
    MÂNİLERDEN DERLEME
    Mânilerden Derleme
    GİYİM-KUŞAM
    Dünü: Geyikli’de 1950’li yıllardan önce erkek ve kadının her…
    SOSYAL HİZMETLER
    Geyikli’de iki tane İlköğretim Okulu, bir tane Çok Proğramlı Lise,…
    RUS İŞGALİ
    Gıran’da karakol kurarlar. Yuşuf, İvan, Zahar, Vasil ve Yorgo, karakolda…
    GEYİKLİ'DEN GÖÇ/GÖÇÜN SEBEPLERİ
    Malını-mülkünü satarak, gayr-i menkullerinin senedini ihtiyar heyeti…
    BASIN-YAYIN
    Geyikli, eskiden dış dünyaya -gurbete, askere gidip gelenlerin dışında-…
    SİS DAĞI ŞENLİKLERİ - 1
    Geyikli ve yöre halkı, gündelik eğlencelerin yanında yılda bir kereye…
    SİS DAĞI ŞENLİKLERİ - 2
    Bu dağ üzerinde araştırılmaya değer birkaç konu olduğunu da belirtmeden…
    SİS DAĞI ŞENLİKLERİ - 3
    Camış Düzü’ndeki bu toparlanma süresi yeterli görülünce-ki bu…
    GEYİKLİ BELDESİ
    Beldenin ilçe merkezine olan uzaklığı 8km., il merkezine olan uzaklığı…
    SANCAK
    Araştırmalarımız sırasında, Geyikli’de Osmanlı İmparatorluğu’ndan…
    Tarihî Fermanla Çizilen Sınırlar
    Mezkur fermana göre Geyikli’nin sınırları, şu şekilde belirlenmiştir:…
    Zara'dan Trabzon'a
    Zara’dan, Pir Yunus isimli bir Türk beyinin himayesinde Trabzon’a…
    HALKIN KULLANDIĞI ATASÖZLERİ - 1
    Âca söökenme gurur, insana söökenme ölür; Allah’a sööken, demür…
    YAZARLAR Tümü
    Abdullah Gülay SOYKIRIMI KİM YAPTI ?
    Cemile Köse SAĞLIKTA HER ŞEYİ HALLETMİŞİZ! VAAAVVV!!!
    Arslan Balta ŞALPAZARI’NDA KAYBEDENLER/KAZANANLAR
    Özgür Gülay ÇANAKKALE ZAFERİ
    Kamil Bayraktar Zulüm Gazi Tanımadı...
    Hakkı Bayraktar Hatalarımız, Pişmanlıklarımız Ya Da Tövbenin Erdemine Ulaşabilmek
    Hasan Köse Tarih; Öncesi ve Sonrası Yoksa Masaldır
    İnceleme-Araştırma İnceleme-Araştırma
    Mustafa Atalar İmajımız Neden Bozuk
    GAZETE MANŞETLERİ
    FOTO GALERİ Tümü

    • Geyikli derneği seçimi - 2017

    • Geyikli

    • Kübra & Bünyamin

    • Unutamadıklarımız

    • Hıdırellez - 2017

    • Samsun Derneği Gecesi

    • Mustafa BEKTAŞ

    • Ziynet & Ercan

    • Pınar & Barış

    • Zehranu r& Erol

    • Hacı Ziynet Özsoy

    • Mukadder&Davut
    ÖZEL HABER
  • İbrahim Diner İle Ağasar'ın Manevi Önderleri Üzerine
  • Şabriye'nin Maçı
  • Trabzon'da, PKK'ya Büyük Operasyon.
  • VİDEO GALERİ Tümü

    • Geyikli Derneği-Birlik ve Beraberlik Gecesi-2016

    • Geyikli de asker uğurlama - 2

    • Yavuz Aydın

    • Geyikli’de Unutulmayanlar-1-

    • Ağasar Fıkraları - 1

    • Geyikli'de konuşan tecrübe-2

    • Birol Bayraktar

    • Geyikli beldesi kültür ve sosyal yardımlaşma derneği…

    • Şıfu Mustafa Yaşar - Ağıtlar

    • Şehitler Ölmez

    • İbrahim Diner İle Ağasar'ın Manevi Önderleri…

    • Bir Yayla Macerası / Gavurdağı
    ARŞİV
    Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Künye | İletişim | Sitene Ekle | Reklam| RSS 2.0 2019 © Copyright © by geyikli.org

    Yazılım: Haber-Sistemi


    web hosting: alemdarhost.com