Home Yazarlar Hasan Köse - Yazar Pedagojik Kalınlık, Usturlap ile Ölçülürse!

Pedagojik Kalınlık, Usturlap ile Ölçülürse!

Biz baş örtüsüne karşı değiliz(!) türbana karşıyız” diyenlerden, bir kez olsun neden devlete dönüp de, bu çocuklardan türban değil de baş örtüsü takanları bari okullara alın dediklerini görmedik. “Bizim ninelerimizin örtüsü böyle değildi” diyorlar. Modern Müslüman erkeğe dedelerinin kıyafetini önermeyen bu bey ve bayanlar Müslüman kadına neden ninelerinin kıyafetini öneriyor anlamak güç. 

Adana Kozanda Tevhide Kütük’ün incitildiği ve onun nezdinde insan haklarının ayaklar altına alındığı menfur tören Eğitim Bir Sen düzenlenmiş. Yani teorik olarak resmi olmayan bir tören. 

Sivil, sokak hükmünde bir yerde, bir sendikanın, bir sivil toplum örgütünün düzenlediği bir törende misafirlerden birileri rahatsız oluyor diye, kendisine ödül vermek için çağrılan, bir çocuk dışarı atılıyor. Töreni seyretmeye gelenlerin keyfi için, törenin düzenleme sebebi ve baş tacı onur ismi, dışarı atılıyor. Benim sendikam Eğitim Bir Sen, oraya ödül vermek için çağırdığı küçük bir çocuğun haklarını koruyamıyor, ona sahip çıkamıyor. Madem sahip çıkamayacaksınız oraya neden çağırıyorsunuz. Tören sizin neyinize? “Ben başı kapalı birine teslimat yapamam, devlet memuruyum” diyebilir diye endişeniz varsa PTT ile değil de, özel bir kargo şirketi aracılığı ile gönderseydiniz! 

Eğitim Bir Sen’in genel merkezinin kınayıcı açıklamalarına ve eylemsizliğine baktığımızda, olayı insan hakları ve demokratik hukuk devleti açısından değerlendiremedikleri ve resmi net okuyamadıklarını görüyoruz. Ya da öyle kalmak işlerine geliyor! Hangi şık olursa olsun, ülkemiz açısından bir utanç tablosudur. Ödül törenini(!) evde yapmışlar. Yerinde teslimat(!) Sözüm ona, eğitim iş kolunda, eğitim, özgürlük ve hak talepleri için örgütlenen, Eğitim Sen, Türk Eğitim Sen ve Eğitim İş sendikaları da olayı özgürlük tanımı malüllüklerinden dolayı olsa gerek, geçiştirmişlerdir. 

Oysa o salondan çıkması gerekenler, rahatsız olanlardı. Çünkü orası sivilliğinde kuşku olmayan bir alandır, sivil bir törendir. Teorik olarak! Rahatsız olanlar orada davetli misafirdirler. Cumhurbaşkanı veya Genelkurmay Başkanı olsaydı da durum değişmezdi. Yaptıkları derebeyliktir. 

Görevi ve makamı kötüye kullanmaktır. Kendi paranoyalarıyla sivil ve özel alanlara şekil vermeye kalkmışlardır. Resmi alanlarda dahi gayri meşru bir dayatma olan yasağı sivil alanı da kapsayacak hale getirmişlerdir. 

Sıranın özel alana ne zaman geleceğini merak ediyoruz. Bu derebeyleri şehit evlerini ziyaret ederlerken, evdeki kadınların başlarını açmak ve evi terk etmek arasında seçim yapmak zorunda da bırakacaklar mı? Merak konusu! 

Bu sıra acar gazeteciler başörtü avında kahramanca çarpışıyorlar ve hakikati(!) açığa çıkarmak için okul çıkışı belediye otobüslerini kovalıyor, gizli çekimler yapıyorlar(!) ve bir türban olayı daha açığa çıkarmanın zevkini yaşıyorlar. Tv spikerleri ballandıra ballandıra anlatırken büyük keyif alıyorlar. Başörtülülere mahalle baskısı olmasın diye çırpınıyorlar(!) 

Tamda bu sıra bütün ana okullarında yılbaşı kutlamaları hazırlıkları pür neşe devam edip, çoğunluğu Müslüman halkın çocuklarının okuduğu devlet okullarının bütün camları karlanıyor, noel baba figürleriyle süsleniyor, salonların orta yerlerine çam ağaçları dikiliyorken, Türk basını dini ritüelleri(!) eğitim kurumlarına sokmamak için nasıl da tarafsızca(!) gayret gösteriyorlar. Hele o kolejdeki peruklu çocuğu nasılda tespit ettiler. Herhalde siparişle çalışan patronlarından aferin almışlardır. O kameraman ve haberci bence PKK kamplarının gizli sığınaklarını da hemencecik bulurlar. Neden savaş muhabiri olmuyorlar ki? 

Eğitim Bir Sen bir şey yapmak istiyorsa. Bu kahraman gazetecileri ödüllendirmelidir. En çok türbanlı haberi yapan gazeteyi, televizyonu, radyoyu, dergiyi yılın bilmem en neyi olarak seçmeli, Laique şampiyonu ilan etmelidir. En kahraman kamuoyu araştırma şirketini, en kahraman yazarı seçmeli. Ülkemizin demoskratosculuk gelişimini desteklemelerinden dolayı ödüllendirmelidir. 

Bu olay insan onurunun en yüce değer olduğu ülkelerde olsaydı, olaya karışan en küçük yetkiliden başlamak üzere soruşturma açılırdı. İlgili birimin en üst makamları istifa ederlerdi. Sivilliğini, etkinlik özgürlüğünü ve bir çocuğun haklarını koruyamayan veya haklarını ihlal eden sorumlulara bedelini ödettiremeyen sendika yetkililerinin de hari-kiri olmasa da istifayı düşünmeleri ne kadar büyük bir onur olurdu. Ve ülkemize ne kadar büyük bir katkıda bulunmuş olurlardı.

HENÜZ YORUM YOK

YORUM GÖNDER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Exit mobile version