ENVER PAŞA / MAHCUP(YAN) / ÖC(ALAN)

           Aralık ayı Sarıkamış ayı; kimine göre kahramanlık, kimine göre facia ve ihanet ayı… Harp tarihi arşivine göre 23 bin şehit, 7 bin esir ve 10 bin yaralı. Liman Paşa’nın kitabına göre, 42 bin şehit.  Birçok tarihçi, toplam olarak 50 bin rakamını doğru kabul eder. 90 bin şehit iddiası Ruslara aittir. Rus ordusunun kaybı ise, kendi resmi rakamlarına göre 32 bin, sivil kaynaklara göre daha da çoktur.  

          Sarıkamış ayı 3.Ordu için açlık, soğuk, bit ve salgın hastalık ayı demektir. Çünkü kayıpların çoğu bunlar nedeniyle verilmiştir. Bütün bu nedenlerden dolayı Sarıkamış Harekâtı çok tartışılmıştır; kimilerine göre Enver Paşa vatan hainidir, kimilerine göre kahraman… Bu, nereden ne niyetle bakıldığına bağlıdır. 

         Kabul edilmelidir ki, Çanakkale’de ordulara “ölmeyi emreden” Mustafa Kemal ne kadar kahramansa;ordulara “taarruz emri veren” Enver Paşa da o kadar kahramandır.Artık bu ülkede,  “birilerini karalayarak karşıt gruplar oluşturma” tuzağına düşülmemeli; gerçekler, olduğu gibi kabul edilmeli; bu vatan için fedakârlık yapanlara ayırım yapmadan teşekkür edilmelidir.

        Sakarya Savaşı’na katılmak için mahiyetiyle birlikte Batum’a gelen Enver Paşa’nın“tehlike” olarak görülmesi nedeniyle, Doğu Cephesi Komutanı Kazım Karabekir’e şifreli telgraf çekilerek, Anadolu’ya gelmesi halinde, tutuklanmasının istenmesi düşündürücüdür. Enver Paşa hakkında yürütülen dışlayıcı kampanyalar bu telgraftan sonra başlamıştır.

        General Nelson, bir mektubunda Müslümanları kastederek; “Ayaklananları yakmak veya derilerini canlı iken yüzmek için bizi serbest bırakacak kanunlar çıkartmalıyız. Çünkü içimizde yanan intikam ateşi yalnız idam etmekle sönmüyor.” diyordu. Müslümanlar, o tarihte işte böylesi kin ve nefret ile karşı karşıyaydılar. Bu gün de öyle! Birinci Dünya Savaşı sırasında, Osmanlı Devleti’ne 6 milyon düşman askerinin saldırmış olması bunun en önemli göstergesidir. Enver Paşa, böyle kin kusan bir Batı işbirliğinin yürürlüğe konulduğu zor günlerin adamıdır.

         Başta İngiltere olmak üzere Rusya ve Fransa aralarında anlaşarak Osmanlı’yı paylaşmak için harekete geçmek kararlılığını gizlemiyorlardı. Osmanlı için bu ülkelerle anlaşma yoluna gitmek, onlara teslim olmak demekti. “Denize düşen yılana sarılır” örneği Enver Paşa, Almanlarla hareket etmekten başka çare olmadığını düşünmekteydi.   Fakat bu düşünce, körü körüne değildi. Enver Paşa, Almanlar savaşı kazandıktan sonra, sıranın Türkiye’ye geleceğini biliyordu. Bu yüzden, Almanya’nın verdiği silahların bir kısmını cephelere göndermemiş, Anadolu’nun derinliklerinde depolamıştır. Nitekim bu silahların önemli bir kısmı, Kurtuluş Savaşı sırasında kullanılmıştır. (791 bin tüfek, 4 bin makineli tüfek ve 945 top… Kaynak: Edward j. Erickson, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Ordusu, sayfa 278)

Toktamış Ateş Siyasal Tarih adlı kitabında, “… İngiltere Rusya ile yaptığı gizli anlaşmada, Osmanlı topraklarının paylaşımını çoktan yapmıştı. Osmanlı savaşa girmese bile, imparatorluk parçalanacaktı. Bu şartlar altında savaşa Almanya’nın yanında girmekten başka çare yoktu.” [Sayfa 412]

           Enver Paşa Bakü Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “Bizi doğrudan doğruya boğazlamak isteyen Çarlık Rusya’sı ve İngilizlere karşı, yalnız hayatımızı bağışlamaya razı olan Almanlarla yan yana harp ettik.” demiştir.

         Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na girip girmeme konusunda iki şıklı bir seçeneği olmamıştır. Anadolu’nun Orta Asya ile bağı kopartılmak, yolları kesilmek istendiği için, Orta Asya’ya bir koridor açmak; bunun için de Doğu Anadolu ve Karadeniz’e sarkan Rusları bu bölgeden çıkartmak gerekmiştir. Almanların da başka amaçları olduğu bilinmekle beraber, kendi hedefimizi gerçekleştirmek için Almanların Osmanlı’ya verdiği destek bir fırsat olarak kabul edilmiştir. Bu koridor sorunu, açıktan söylenmese de bu gün de bir problem olarak masanın üzerinde durmaktadır.

         Sarıkamış Harekâtı ayrıca Ermeni ihanetinin açığa çıktığı, “sadık millet” dediğimiz vatandaşlarımızın inanılmaz bir kinle katliamlara nasıl imza attıklarını da göstermiştir. Ruslar, bir yıl boyunca, kendi ordusunu cepheye sürmek yerine, Ermeni çetelerini kullanmışlar; Ermeni çeteleri Rus desteğinde, onlara dahi; “Bu kadar da olamaz!” dedirten, IŞİD örgütünü aratacak düzeyde çılgınca insanlık dışı katliamlar yapmışlardır.

       Bu gün Güneydoğu bölgemizdeki benzer katliamları, aynı dış mihrakların aynı ihanet çetelerine yaptırdıklarını ve desteklediklerini bilmeyen yoktur.Kürtlerin hakları adına özgürlük savaşı süsü verilen bu oyunun ne olduğu artık açıkça bu millete anlatılmalıdırEtyen Mahcupyan’ınhiç mahcup olmadan ve çekinmeden yıllardır içinde sakladığı anlaşılan, Öcalan için; ”İdeolojik olarak gerçekten bir rehber ve lider. Abdullah Öcalan’a bir şey verilmesine gerek yok, o (öcünü) alıyor zaten. Kendisini karizmatik hale getiriyor.” sözleri anlayanlara çok şeyler anlatıyor! 

        24 Aralık 1914 de eksi kırk derece soğukta yürütülen Sarıkamış Harekâtı, bir kahramanlık destanıdırOrada, savaş tarihinde benzeri görülmemiş bir emre itaat yaşanmıştır. Osmanlı’nın bu son nesliellerinden gelenin en iyisini yapabilmek için, hayatlarını vermekten bir kere daha çekinmemişlerdir. Selam olsun…

Abdullah GÜLAY 

[email protected]

YORUM GÖNDER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz