İSLAM ÜNİVERSİTESİ

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ, Mekke‘deki Hac İdare Merkezi’nde yaptığı basın toplantısında ; “ İstanbul’da uluslararası bir İslam Üniversitesi kurulması gerektiğini, bu üniversitenin insanlık için önemli olduğunu; burada yetişecek alimlerin, sorunların kaynağı olmayacağını, bizzat sorunların çözümüne katkı sağlayacağını” söyleyerek önemli bir başlangıcın ilk adımını atmıştır.

Bu proje, İslam ülkelerinin içinde bulunduğu kötü durum için bir umut olabilir. Çünkü bugüne kadar yeryüzünde başta Mısır’daki El Ezher Üniversitesi olmak üzere, benzer şekilde kurulmuş beş üniversite olmasına rağmen bu üniversiteler, İslam Ülkelerinin ve insanlığın sorunlarına çözüm getirecek gerçek bilgiyi üretememişlerdir.  

Sayın GÖRMEZ ayrıca, “Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından dünyanın değişik ülkelerinde ikili protokollerle açılmış olan fakülteleri, kurulması düşünülen bu üniversite bünyesinde toplayarak    İngilizce, Arapça ve Farsça dillerinde eğitim verilmesini planlıyoruz” demiştir.

Bu niyet ve girişimin bir ihtiyaçtan kaynaklandığı aşikârdır. Çünkü Kur’an bilim çağının kitabı olduğunu; bilimsel gerçeklere dikkat çekerek ilim ve bilgi yönüyle kendisinin insanüstü mucizevî bir kitap olduğunu söylemektedir. Ancak asırlar boyunca ve çağımızda Kuran’ın bu yönü dikkate alınmadan daha çok ölü ve taziye kitabı tılsım, büyü, hat sanatının temel malzemesi, makamlı ses yoluyla insanları etkileme aracı, üfürük ve muska ile hastaları tedavi etme kitabı gibi algılandığı görülmektedir. Allah Kuran’da Resulüne “ …dirileri uyar!” , “Ölüler işitmez” dediği halde dirileri bırakarak ölülerin taziye kitabı gibi algılandığı da günlük hayatımızdaki uygulamalardan anlaşılmaktadır.

Bunun doğal sonucu olarak, toplumun gerçek bilimsel bilgiden uzak hurafe, zan, kuruntu, M. Akif’in de dediği gibi, “uydurulmuş binlerce herzele”ile gelenekselleşmiş din algısı, masallaşmış, efsaneleşmiş asılsız düzmecelerle yapılanmış dindarlık, günlük hayatımızı kuşatmıştır; adeta sarmalamıştır. Asıl kaynak olan Kuran’ın yaldızlı çantasında duvara asılarak sosyal hayattan uzaklaştırılmasının sonucu olarak; yerini cemaatlerin, tarikatların, şıhların, şeyhlerin ermişlerin gâipten ve gelecekten haber verenlerin, Hz. Resul’den de öteye geçip Allah ile konuştuğunu söyleyenlerin aldığı bir hayatın içindeyiz.

Saf, arı, duru, gerçek bilgi ile donatılmayan,  bilimsel Kur’anî bilgiden mahrum bırakılan toplumlardaki inanç boşluğunu böyle kişilikler ve gruplar doldurmakta ve toplumu felakete götürmektedirler. İslam ülkelerindeki bu geri kalmışlığın, bölünmüş ve parçalanmışlığın iç savaşların, kan ve göz yaşının sebebi de işte bu yanlış din algısıdır.

Allah, “kolay anlayasınız diye Rabbiniz size kitabı böylece açıklıyor, kitab-ı mübin (açık kitap) demesine rağmen; “anlaşılması zor, siz onu anlayamazsınız!” diyerek İlâhi gerçekler yerine Rabbe değil, kendilerine çağıran kişilerin ve toplulukların bu davranışları nedeniyle, dinden olmadığı halde dindarlığın aracı gibi yansıtılan asılsız, köksüz ve dayanaksız uygulamalarla örülmüş bu gidişata “dur!” diyecek bir Kur’an Araştırmaları Üniversitesi veya “Kur’an Üniversitesi” kurularak gerçek delillere dayanan doğru ve hâlis bilginin insanlığa sunulması Allah’ın murâdıdır, emridir; insanlığın en temel ihtiyacıdır.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ’in bu girişimi desteklenmeli ve bir an önce hayata geçirilmelidir. Yoksa cehaletin örümcek ağına takılı vaziyette debelenir dururuz. Selam, sevgi ve saygı ile…

Abdullah GÜLAY
Eğitimci-Yazar
[email protected]

YORUM GÖNDER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz