Mesaj İletim Hatası

Bir 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü daha idrak ettik. Milli Eğitim Bakanı, çağdaş teknolojiyi kullanarak cep mesaj yoluyla günümüzü kutladı. Çok onurlandık. Öğrencilerimiz törenler hazırladı. Kır çiçekleri şiirleriyle çok duygulandık. Konuşmalar yapıldı arkadaşlarımız tarafından; öğretmenlik çok kutsal meslekmiş, çileli bir yolculukmuş, öğretmenler çok idealist insanlar olmalıymışlar, aç gezip tok sallanmalıymışlar. 

İdealizm masalının o kadar etkisinde kalmışım ki, bir an MEB mesaj sisteminin bir anket, enteraktif görüş sorma, demokratik bir katılım aracı olarak da kullanılacağını düşünmüş olmalıyım. Sayın Bakan’a hitaben, kutlama mesajına bir cevap yazdım, gönder tuşuna bastım. “Mesaj iletim hatası” diyordu. Bir kez daha idealizmin masal, masallarınsa uyku ilacından daha ucuz olduğu için kullanıldığı gerçeğine uyandım. 

Kır çiçeklerinden bazıları, “kır gerillası” türküleri, bazıları da “koomando komando” marşları söylüyor, sonra da birbirlerini vuruyorlar. Birini isyan dolu ağıtlar, diğerini süslü tabut, intikam yeminleri ve kahramanlık marşlarıyla veriyoruz toprağa. Sümerin, Urartunun, Hititin, Egenin Tanrıları bu kadar susamış mıydı kana? Anadolu toprağı bu kadar cesetle yoğrulduktan sonra yine de verimsiz kalır mı? Utanır mı barışı yeşertmemekten? Dört bucaktan Kınalı Hasanları kınalayıp Çanakkale’ye gönderen anneler, şimdi neden birini Ankara’ya diğerini Beka’ya gönderiyor? Bir annenin bir oğlu isyan dolu ağıtlarla gömülürken, birkaç yıl sonra diğer oğlu saygı atışlarıyla gömülüyor. 

Ankara anlamaz da, belki Edirne, Sakarya, Trabzon anlar bir anne, bir yürek bu iki acının nesine yansın? Nasıl dayansın? Bir yürek bu iki acıyı nasıl taşısın? Bu anne kime güvensin? Kime dayansın? Üçüncü oğlunun sütüne hangi eczayı katsın? 

Öğretmenlerin gününde, öğretmenlerin sorunları konuşulmadı. Öğretmenlerin öğretmenler gününde, öğrencilerin sorunları da konuşulmadı. Öğretmenlerin gününde, öğretmenlere ülke sorunları hakkındaki görüşleri sorulmadı. 

Mesela neden ninesinin kolunu keserek bileziğini alıyordu gençler? Nasıl bir hakla kendisine pas vermeyen kızı ve annesini vurabiliyordu? Neden bir gencin hayatının bir cep telefonundan daha kıymetli olduğunu anlamıyordu? Neden Vikingler bekaret kaybının ilköğretime kadar inmesinden mutlu oluyorlar? 

Okullarda İslami ritüeller, hayalet avcısı depresif ulusalcıların takibine uğrarken, neden ana okullarında yortular, yılbaşılar on gün boyu pür neşe kutlanıyor ve neden Müslüman çocuklarına Nasrettin Hoca Ramazan Bayramı’nda değil de, Noel Baba Yılbaşında oyuncak dağıtıyordu kamu okullarında. Anadolu’nun halk oyunları, çocuk oyunları, genç oyunları bittide mi anaokulu ve ilköğretim okullarında çocuklara anadan üryan göbek dansı yaptırılıyordu? Neden dilde kıyafette Şarklaşmaya(!) fisebil-i ark karşı çıkanlar, sübyan röntgencilerinin, çocuklara şark dansı(oryantal) yaptırılmasına karşı çıkmıyorlar? 

Okullarda kılık kıyafet yönetmeliği diye şarbon salgını bir söylem devam ederken, neden aynı okullarda, transparan kıyafet ve mayo defileleri, salyalı sübyancıların temaşasına cariye pazarı gibi sunuluyor? 

Öğretmenlerin yüzde on ikisi ek işle, bir o kadarı da ebeveyn yardımıyla geçiniyor. Tüik verilerine göre 640 bin öğretmenin 306 bini bayan olduğuna göre, yaklaşık yüzde ellisinin de eşlerinden gelirleri var demektir. Kalan yüzde yirmi altının içinde de ebeveynden kalma kendine ait evde kalanlar yarı yarıya olsa yüzde on üç kalır. Hükümet bu yüzde on üçün konut sorununu çözerse, öğretmenlerin sosyoekonomik durumunu eşitleyebilir. Sonra da onurlu bir çağdaş yaşam sürdürebilmeleri için ücretlerini yükseltir. 

Hükümet her konuda AB standartlarından söz ederken, neden öğretmenlerin özlük hakları ve ücretleri konusunda Afrika standartlarını örnek alıyor? Ücret artışlarında enflasyonun yükseleceğinden korkan(!) hükümet, neden doğalgaz, elektrik ve yakıt zamlarında aynı korkuya kapılmıyor? Ya da bu korkusunu nasıl aşıyor? 

Bakanlık devlet okullarında altyapıyı hazırlamadan, “özel eğitim kurumlarına giden engelli çocuklara yapılan yardımı bazı özel okullar istismar ediyor diye 1 Aralık 2007 tarihinde yürürlüğe girecek bir genelgeyle keserek 
(http://www.cnnturk.com/TURKIY…&HID=1&haberID=407349) ekonomik sorunlarını aşmaya mı çalışıyor? 

EğitimBir-Sen’in 2004 yılında yaptığı bir araştırmada öğretmenlerden yüzde doksanı bakanlığın öğretmenlere saygı duymadığını düşünüyorken, EğitimBir-Sen ve Türk Kamu Sen nasıl oluyor da Milli Eğitim Bakanı’na yüksek bir tazimle davranıyorlar? 

YORUM GÖNDER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz